Mart 27, 2013
düğümlere üfleyen kadınlar ...
" insanların yüzlerindeki yaralarla ilgili soru sormazsanız nezaket gösterdiğinizi değil , yüzlerini görmediğinizi düşünürler "
Ece Temelkuran / Düğümlere Üfleyen Kadınlar
emrah serbes
" Herkes kendini anlatmak zorundadır Nuran Hemşire. Ama çoğu insan doğru sözcükleri bulamaz. Bulanlarsa o sözcükleri bulduklarını zannederler ama derinlerde bir yerde hep tereddüt içindedirler, asla emin olamazlar. Çünkü her zaman sözcüklerden daha fazla bir şey vardır. "
Emrah Serbes / Hikayem Paramparça
Mart 26, 2013
yaşam
yeryüzünün sonuna gittim
suların sonuna gittim
gökyüzünün sonuna gittim
dağların sonuna gittim
arkadaşım olmayan bir şey bulamadım …
Navajo kabilesi
Oriah Mountain Dreamer
Geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor. Neyi özlediğini, kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum.
Kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor. Aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için, bir aptal gibi görünme riskini göze alıp almayacağını bilmek istiyorum.
Ay´ının etrafında hangi gezegenlerin döndüğü beni ilgilendirmiyor. Kederinin merkezine dokunup dokunmadığını, hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığını, daha fazla acı korkusundan kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum.
Saklamaya, azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını bilmek istiyorum. Benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını, insan olmanın sınırlılığını hatırlamadan, bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan çılgınca dans edip coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum.
tarkovsky
"insan hep başkalarına karşı savundu kendini.
başka insanlara, doğaya karşı.
durmadan doğaya karşı güç kullandı.
sonuç: güce, şiddete, korkuya ve bağımlılığa
dayanan bir uygarlıktan başka bir şey değil.
"teknik ilerleme" dediğimiz şeyin...
bize getirdiği tek şey konfor oldu.
bir tür hayat standardı.
ve bir de gücü korumak için gereken
şiddet araçları. vahşiler gibiyiz!
mikroskobu, cop gibi kullanıyoruz.
hayır, yanlış.
vahşiler maneviyata daha çok önem veriyor!
********
mutluluk, bağlılık, beklentisizlik, huzur
gürültüsüz, patırtısız, kinsiz, öfkesiz .... ne varsa görebiliyorsunuz.
dünya insansız, daha mı iyi olurdu ne ? dedirtiyor.
Mart 21, 2013
ece temelkuran
Sadece uzaklardan gelenler bilirler evlerinin kokusunu. Yollara, evlerimizi anlamak için çıkılır. Fakat yolda bulduğun cevaplar eve geldiğinde, yakalanmış kelebeğin renklerinin sönmesi gibi parça parça dağılır. Yola ait cümleler, yazıktır ki hep yolda kalır. Onlar, yolun cevaplarıdır. Döndüğünde anlatacağın hep biraz renksiz hikayedir. Cevaplar, suyun altında çok renkli görünen ama sudan çıkarıp kuruduğunda renkleri sönen çakıl taşları gibidir. Bu, sana böyle gelir. Oysa yeni çocukların yeni yollara çıkması için o çakıl taşlarını getirmek, sözün büyülü suyuyla yeniden ıslatmak, renklerini yeniden canlandırmak gerekir.
Göz doyar mı? Ne kadar görse, doyar? Bazı gözlerin ne görse öğüten bir bakışı vardır; doymaz kapanana kadar. Akıl kaç soruyu cevapladığında soru sormaz artık? Belki akıl, cevapladıkça çoğaltır soruları. Kaç yüz gördüğünde görmüş olursun bütün yüzleri? Kaç tanışma sona erdirir şaşırmayı? Göğüs ne zaman sonuna kadar dolmuş olur aldığı nefeslerden? Son nefesini verdiğinde mi?..
Bazısı insanların, durulmadan ölür. Kimisi yosun tutmaz hiç. Dünya ve insanlık, o insanların hayalleriyle iyileşir.
Ece Temelkuran
Mart 18, 2013
hırsızların tanrısı
Ve sonrasında ise doğrulup ayağa kalktım, aynamı daha bir parlatıp gökyüzüne astım / vicdanızı vicdanınıza suretinize suretinize yakınlaştırdım. / Tanrılarınıza merhamet için eğdiğinizde başınızı, ben gökyüzünden kuşlarınızı çaldım. Şimdi, içimin kuytu ormanlarında çalıntı serçeler tüner ...
Uyudum uyandım. Küçük kıza su verdim. Siyah lalelerin saçlarını taradım. Okudum. Anladım, ağladım bi müddet. Bedel istedi kitaplar. Kalbimi sayfalara ayraç bıraktım. Anlamak yaşamanın yarısı demişlerdi. Yaşamımı algılayarak yaraladım.
ibrahim tenekeci
I
beni anlamanız için
kahraman olmanız gerekmiyor
düşünün bir kere
yağmur yemeyeli kaç yıl oldu
kaç kez sabahladınız
uykusuzluğun koynunda
ölümden korkmadığınız
ne kadar doğru
II
nietzsche
insanlar geçmişte de olduğu gibi köleler ve özgürler diye ikiye ayrılır. İster devlet adamı olsun, ister tüccar, memur ya da akademisyen, kendine gününün üçte ikisinden azını ayıran herkes köledir.
Nietzsche
ters yüz
" Bir insan bez değiştirebilmeli, bir istilayı planlayabilmeli, bir hayvan kesebilmeli, dümen tutabilmeli, bir bina tasarlayabilmeli, bir sone yazabilmeli, muhasebe yapabilmeli, bir duvar yapabilmeli, kırık bir kemiği düzeltebilmeli, ölen birinin yakınlarını teselli edebilmeli, emir alabilmeli, emir verebilmeli, işbirliği yapabilmeli, tek başına hareket edebilmeli, denklem çözebilmeli, yeni bir problemi inceleyebilmeli, gübre küreyebilmeli, bilgisayar programlayabilmeli, lezzetli bir yemek pişirebilmeli, etkin bir biçimde dövüşebilmeli, onuruyla ölebilmelidir.Uzmanlaşma böcekler içindir."
Heinlein
Mart 15, 2013
mine söğüt
geceleri ben ağır, çok ağır bir taşın altında uyurum
gündüzleri hafif, çok hafif bir yaprağın altında yaşarım ...
Mine Söğüt
yolcu
İçimde yeryüzü konuştukça anlıyorum ki,
bölünmüş bir hatırayım ben
dünyaya dağılan.
Birhan Keskin / Yolcu
Mart 08, 2013
önce kadınlar / 8 Mart

önce kadınlar ...
" Nereden baksan, inatçıyım. Savaşçı olamadım hiç. Çünkü savaşın, her şeye tenezzül ettiğini gördüm. Her yola, her silaha, her puştluğa. Savaşçı olmak yerine, inatçı oldum. Kırık dökük de olsam, inat gibi oturuyorum koltuğumda.
Ne tenezzülüm var, ne arsızlığım. Eğer bir silah şartsa, tek silahım adalet." / Umay Umay
Ezilen, hor görülen, haksızlığa uğrayan, öldürülen kadınlar için ...
virginia woolf
" kadınlar, yüzyıllar boyu erkeklere ayna görevi gördüler;
erkeği doğal boyutunun iki katı olarak yansıtma yolunda
büyülü ve hoş bir kudretleri vardı "
Virginia Woolf
Mart 07, 2013
the grey
Bir kez daha mücadelenin ortasındayım...
Bildiğim en büyük muammayla boğuşuyorum.
Yaşa ve öl bugün...
Yaşa ve öl bugün...
Mart 06, 2013
tarkovsky
" Mutlu olmak istiyorsunuz biliyorum..
Ama hayatta daha önemli şeyler var.. "
Andrei Tarkovsky, Nostalgia
tolstoy
“Çevremde bulunup, beni anlamayan insanlara karşı suskun kalmak zorunda olmam ve sadece zaman ve mekan bakımından bana uzak, lâkin beni duyacaklarını duyumsadığım insanlarla konuşabilmem çok garip.”
Lev Tolstoy
" follow me " / Murad Osmann
Ahmet Altan bir yazısında " Hayatınız seçtiğiniz kadındır " der ve devam eder.
" Hayat, kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi kat kattır; Babil'in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir. " Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür. Ve, bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat, yanınızdaki kadının terası, manzarası, hayatıdır; hayatın hangi katında durduğunuzu yanınızdaki kadının durduğu kat belirler."
Profesyonel bir fotoğrafçı olan Murad Osmann'ın " Follow Me" isimli çalışmasını izlerken birden aklıma bu sözler geldi. Follow me; Osmann'ın kız arkadaşı ile birlikte gezdiği ülkelerde çektiği fotoğraflardan oluşuyor. Fotoğrafların bütününe bakıldığında ardındaki adama elini uzatıp istediği yere götürmeye çalışan bir kadın görülüyor. Değişen mekanlar, kıyafetler, saçlar ve hep uzanmış bir el ...Oldukça hoş, estetik ve bir o kadar romantik
Follow Me ...
![]() |
Berlin |
![]() |
Venedik |
![]() |
Hong Kong |
![]() |
Avusturya |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)