Haziran 27, 2012
" parmaklarıma çizdim küçük kuşlar / on parmağım onlarca güvercin şimdi ... "
bir kuşun kanadındaydı ömrümüz ; ki çırpınışları hala kalbimizdedir .
a.u.t
poetika
Şiir nedir?
Ne değildir ki!..
Sorulmasaydı sormayacaktım ben de,
bırakacaktım "şaşkınlığın kızı" görsün düşünü
uyandırmayacaktım.
Her tarif bir tahrif'tir çünkü;
kitaplarda gerçek'ten daha çok yer tutuyor
silgi izleri.
Tanımaya başladığınız şey, sizin olmaktan çıkıyor,
teşhir yani karında yürüyen küstah neşter
şaşırma hakkını elinden alıyor kurbağanın
Haşim haklıydı: Sazlıklarla çevrili
çalkanıp durduğumuz bir göl'dür yaşadığımız.
Şairse yoksul bir kurbağadır yeterince
duymak için neşeli şarkısını
insan olmaktan çıkmak gerekir.
Susuyorum işte!
Karnıma abanmış sorgucuyu
şakıyarak yanıtlıyor içimdekiler:
kalbim, ciğerim, beynim, bağırsaklarım
birer sözcüktür ismin pıhtı halinde.
Bir şey anlatmıyor, hiç durmadan renk değiştiren
dizeler
sen neden sanıyordun ki
bu yüzden kafaları ziyadesiyle karışıktır cerrahların.
Ellerine aldıkları her sözcük her ses
ateşe dokunan bir ipek gibi küsüp çekiliyor
küntleşiyor anlam, tıkızlaşıyor.
Yunus'tan aldım inadımı, ahdimdir;
ölürüm de konuşmam dilinizi.
Adnan Satıcı
Haziran 22, 2012
ece temelkuran
Ve Kahin, " Elektrik direklerini dikin " dedi. " Zamanı gelince çarmıha gerilecek şehrin bütün suçları ! "
Ece Temelkuran
Tarkovsky
- Dünyanın bir anlamı olduğunu öne süren sanattan başka sanat yok mu sizce?
-Tarkovsky: Tekrarlıyorum, sanat bir yakarma, bir dua biçimidir ve insan yalnızca duasıyla yaşar.
Andrei Tarkovsky
Charles Baudelaire
Sık sık, eğlenmek için, acımasız tayfalar
Yakalar kanadından bu deniz kuşlarını,
Ürkütücü sularda gemileri izleyen
Yolcuların yıllardır dost arkadaşlarını.
Gökten inen tasasız, bu utangaç krallar
Güvertelerin üstüne kondukları zaman
Geniş kanatlarını sofuca bırakırlar,
Yorgun kürekler gibi, sular üstünde kayan.
Sen ey kanatlı yolcu, bir zaman ne güzeldin !
Bak gaganı dürtüyor hoyrat tayfanın biri,
Ya öteki, bilir mi bu hale nasıl geldin,
Topallayıp öykünüyor uçtuğun günleri.
Ozan, ey bulutlardan toprağa sürgün ece,
Oklara göğüs geren, dostu fırtınaların,
Yuhlarlar yeryüzünde, seni de, gündüz gece
Uçmana engel olur, ağır dev kanatların.
Charles Baudelaire / Albatros
Haziran 21, 2012
Haziran 20, 2012
poetika
onlara dedim ki : aşkı tanımladınız da ne oldu sanki / ses geçirmez bir giysisi var şimdi herkesin
Adnan Satıcı
Haziran 18, 2012
Haziran 15, 2012
bookyard
İtalyan sanatçı Massimo Bartolini Belçika sanat festivali için " bookyard" isimli bir açık hava kütüphanesi kurdu. Belçikada üzüm bağlarının kenarındaki çimlik tepelere kurulan kütüphane için Ghent ve Antwerp kütüphaneleri kitap bağışladılar. Ziyaretçiler açık hava kütüphanesini gezdikten sonra beğendikleri kitabı inceleyip, okuyup bağış kutusuna küçük bir bağış bırakıyorlar. Yeşilliklerin içinde, üzüm bağlarının arasında böyle bir kütüphane de vakit geçirmek oldukça keyifli olsa gerek.
Haziran 14, 2012
atlas
"Bilinmeyeni keşfetmek yalnızca Sinbad'a, Kızıl Erik'e ya da Kopernik'e vergi değil. Her insan bir kaşiftir. Her insan acıyı, tuzluyu, eğikliği, düzlüğü, sertliği, gökkuşağının yedi rengini, alfabenin yirmiden fazla harfini keşfetmekle başlar işe; ardından yüzleri, haritaları, hayvanları keşfeder. Sonunda ya kuşkuya erişir, ya da inanca; ama, her seferinde hemen hemen hiç şaşmayan tek bir sonuca, gerçekte ne kadar cahil olduğu sonucuna varır."
"Atlas"
Jorge Luis Borges
Che
"Sevgili dediğin güzelliğiyle seni kendine aşık eden değil,
Sana kendin olabilme şansını verendir."
Ernesto Che Guevara
Haziran 13, 2012
a thousand years
bir bin yıl, bir bin yıl daha ... bin kere milyon tane kapı sonsuzluğa
milyonlarca gözyaşı daha dökebilirim, milyon nefes ... milyonlarca isim ama yalnız tek bir gerçeklik yüzleşecek
kum kitabı
" belki uyanacağız belki de hayır. ama bu arada düşe boyun eğmek zorundayız; dünyayı, doğmuş olmayı, görmeyi, solumayı kabullendiğimiz gibi."
Kum kitabı-Borges
metin altıok
bir gün öleceğim; kaçınılmaz bu.
şaşılacak bir şey yok.
ama tersine yaşıyorum ben, sizlere göre
işte bunun için, çözük saçlı ikindisinde yorgun bir günün, gölgeleri uzarken
ölüvereceğim eskiden.
benim gibi, çanı dilsiz, havı dökükler;
yani siz giderken hüzünle dönenler,
çatlak yüzleriyle, göçmüş aşkları, ayrılıkları simgelerler.
çift yönlü bir zaman sürecinde, onlar eskiden ölürler.
eskiden nasıl ölünür?
bunu bilmiyorum henüz.
ama, eskiden ölen biri sanırım, bir mezat gramafonun borusuna sessizce gömülür.
ve o gramafon borusu, ne gariptir gece sefaları gibi, akşam açıp sabah örtülür.
sartre
hayat üç bölümdür:
dünyayı değiştireceğini sandığın,
değişmeyeceğini anladığın,
ve dünyanın seni değiştirdiğine emin olduğun.
Jean-Paul Sartre
Haziran 12, 2012
girl you'll be a woman soon
takıntım ... üç beş doz
hatter
Şapkacı: Çıldırdım mı ben?
Alice: Korkarım ki öyle.. Tümden çıldırmışsın. Ama sana bir sır vereceğim. Tüm en iyi insanlar öyledir.
alice
bazıları büyüyünce pamuk prenses olacaklarmış, ben küçülüp yeniden Alice olacağım, bir delik bulup şapkacımı arayacağım, birlikte tüm kırmızı gülleri beyaza boyayacağız.
" Bazı sabahlar kahvaltıdan önce altı imkansız şey düşünürüm " Alice in Wonderland
1. ...
2. ...3.
.
.
niObe
Sigmund Freud
İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı , güvenmemeyi , sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların " tecrübe " dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana " tecrübeli " denir..
Sigmund Freud
Attila İlhan
beni de kırdılar ben artık küsüm
yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
sularından içmiyorum susadım ama
beni de kırdılar soğuk bir ölüm
çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
bütün şarkılara kapalıydılar
Attila İlhan
aragon
Bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
Bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
Bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
Daha beter seni kaçak
Seni yabancı bilmekten
Aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
Tanrım ne ağırdır sözcükler asıl demek istediğim bu
Hazzın ötesinde sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün sevgim
Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen
Tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
Sana büyük bir sır söyleyeceğim her söz
Dudağımda bir dilenen zavallı
Acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında
İşte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
Boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakça kalp kristali
Kaba konuşmamdan gücenme benim Bu konuşma
Ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
Sana büyük bir sır söyleyeceğim bilmem ben
Sana benzeyen zamandan söz açmayı
Bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
Tıpkı uzun bir süre garda
El sallayanlar gibi gittikten sonra trenler ...
Elsaya Şiirler/ Louis Aragon
avare yıllar
ömrün ilk baharları
çiçekleri burnunda
delikanlı yılları
sormadınız bize
bu acele niye
bekleyiniz biraz
ne olur yıllar
avare yıllar
hercai yıllar
beyhude gitti
meçhule yıllar
her gün biraz daha eskir
ellerim yüzüm gibi
güllerim gonca değil
yıllar sizin gibi
Nazan Öncel
Haziran 07, 2012
ece temelkuran
Sen de öyle misin acaba? En tuhaf şeyleri sabahları düşünürüm ben. Geceleri, gün ışığından sakladığımız, kılık değiştirmiş "fena fikirler" rüyalara üşüştüğü için belki de sabahları böyle oluyor insan. Herkesin vardır kılık değiştirmiş fena anıları.
Onları rüyalarda görmek cesaret ister. Hatırlamak daha büyük cesaret. Anlamak ise insanın kendiyle muhabbetini artırır. O zaman zaten sen artık "varsındır".
Biliyor musun ne düşünüyorum? Kendiyle konuşabilenler "vardır" sadece. Hiç ses vermiyorsan kendine, "olduğunu" nereden bileceksin ki?
İnsan kendi tarafında olmalı
Kendinle konuşmak için bir dilin olmalı. Yoksa sabahları, kötü bir ses, neler yapamadığını hatırlatarak, söylene söylene uyandırıyor insanı.
Neleri yapmayı unuttuğunu, zaten hep unuttuğunu. Kimleri araman gerekirken aramadığını, zaten vefasız olduğunu. O gün orada şöyle deseydin her şeyin bambaşka olacağını, ama bir türlü lafı gediğine koyamadığını...
kabuk adam
" Her insanın, gün gelip de düşüp parçalanmaktan kendini güçlükle alıkoyduğu bir uçurumu vardır. "
Kabuk Adam / Aslı Erdoğan
Haziran 03, 2012
Haziran 01, 2012
aslı erdoğan
"Bugün, dev taşlar gibi yığılmış olguları, önemli şeylerle ilgilenenlere bırakıyorum. Beni çeken yalnızca aralarındaki fısıltı."
Aslı Erdoğan
the tourist
- Üzgünüm…
- Ne için ?
- Sigaradan rahatsız olur musunuz ? Gerçek sigara bile değil, elektronik. Sigarayla aynı nikotini veriyor ama duman yerine su buharı çıkıyor, led ışıklı.
- Hayal kırıklığına uğratan bir durum.
- Gerçekten sigara içmemi mi isterdiniz?
- Sevdiği şeyleri yapan bir adam olmanı tercih ederdim.
The Tourist
Rainer Maria Rilke
Ağır ağır izledi, uzun zaman
sanki yolda engeller varmış gibi;
sanki, bir kez aşılsa,
Yürümenin ötesine geçip uçabilecekmiş gibi.
'Going Blind'- Rainer Maria Rilke
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)