Aralık 26, 2014

Samurai .AR.J


Bölüm I 




Burası Pineapple sokağı 17. cadde... Taksilerin, kamyonların, yükselen binaların




dondurma arabalarının, boş bankların ve taksilerin, taksilerin dünyası ...




Pineapple sokağında bir tilki karşıdan karşıya geçmeye çalışsa




olmaz ama, hani 




karşıdan karşıya geçmeye çalışsa ve başarsa.




ya da caddenin en işlek, en hızlı , en gürültülü saatinde yola bir geyik fırlasa ...



Aralık 20, 2014

Aralık 18, 2014

dosteyevski & lyon




İnsana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak ! Yoksa hangi balık boğmuş kendini; hangi serçe atlamış damdan...

Dostoyevski


görsel : Fred Lyon

Aralık 10, 2014

la petit prince & lily allen




“İnsanları arıyorum,” dedi küçük prens, “ peki ama ‘evcil’ ne demek?”

“İnsanlar,” dedi tilki, “tüfeklerle dolaşırlar ve avlanırlar. Tam bir baş belasıdırlar. Bir de tavuk yetiştirirler. Tüm işleri bundan ibarettir. Sen de mi tavuk arıyorsun?”

“Hayır, ben arkadaş arıyorum. Ama ‘evcil’ ne demek?”


La Petit Prince





Aralık 08, 2014

onegin, minelva & kış




" Bir dostu bırakıp gitme hakkına sahip değilsek; orada artık dostluktan söz edilemez "
                                                                                           Romain Gray 


Sevgili Minelva ... Kış- o mevsimlerin soğuk eli - tam otuz dört günlük gecikmeyle nihayet gelmeye karar verdi. Gecikmelere alışkınız biz. 28 Mayıs tarihli notun üzerinden yüz seksen sekiz gün geçtiğini düşünce otuz dört günlük gecikme önemini yitiriyor.

Şimdi ben, taş bir binada elimde kalemim sana seni yazmaktayım aslında. Sana, beni sormaktayım. Hangi tarafımla karşılaştıysak seninle, giderken bıraktığım tarafımla ilgilenmekteyim.

Ona iyi bakabiliyor musun ? Nefes alıyor mu, yaşatabiliyor musun ? Zira ben senin gözlerini, sen Amsterdam'ın alalede bir köşesine dalıp giderken ya da adını bile zor telaffuz ettiğin sahafın raflarını karıştırırken bakışlarını gökyüzüne, denize, dağlara çevirebiliyorum. Garip değil mi hissetmiyorsun ? Hissetmiyorsun; çünkü nasıl sende kalan benim değilse, bende kalan da senin değildir artık.





Kasım 29, 2014

Azad


koşum
yele
kanat
ve ışıktan hız
ve dağlar kadar rüzgar,

dizginleri bulutlara asılı
bacaklarından başlar atların intiharı…

Akide Ufuk Türkelli / Azad







Kasım 22, 2014

Salvatore Licitra






ne kadar varsam o kadar kimseyim kendime





güç kötü bir şey
kaderken de
kaldıramazken de
güç kötü bir şey
güçlüyken de
güçsüzken de
kaldığın yerden devam etmenin karanlığı
benzemiyor hiçbir çaresizliğe
kimin kaldığı yer var ki dünyada
kaldım sandığın yer
bizden geçendir çoğunlukla
içimizi parçalaya çoğalta
hâlâ gittiğim sona aceleci adımlarla
bütün iş birinin dediği gibi,
yavaşça acele etmek aslında


Kasım 21, 2014

shameless





Buharlı makinelerin geldiğini göremedi. Tek bir icat sonra endüstri devrimi, tıpkı Britannica Ansiklopedisinin Vikipedia'nın geldiğini görememesi gibi. Harika şeyler ufak adımlar atarak hayat bulmadı, tamamen farklı düşünen biri ortaya çıktığında gerçekleştiler 

Shameless


Kasım 14, 2014

Orhan Veli & Ara Güler & Leman Sam




Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı 


Orhan Veli 


İstanbul'u Dinliyorum by Leman Sam on Grooveshark


görsel : Ara Güler, Galata 1954


Ekim 27, 2014

okyanus & yasmin hamdan



Deniz minarelerine benziyor hayat ; kıvrılarak yukarı çıktığı gibi aynı hızla aşağı iniyor.
Aşağısı hep okyanus ...



Hal by Yasmine Hamdan on Grooveshark


Ekim 22, 2014

Nada






beş serçeyi iki kumruyu nüfusuma geçirdim ...
günaydın lan yaşamak !yine de güzelsin



Ekim 19, 2014

frozen in timelapse




Sert ve sağlam bir havanın estiği yere kaç! Orman ve kaya seninle vakur, susmayı bilirler. Sevdiğin geniş dallı ağaca benze yine! O, denizin kenarında susan ve dinleyen bir tavırla ..


Nietzsche


yaşam





binalarınız çok yüksek sizin baş döndürüyor ...




gördün mü hiç suyun yanmasını tuzda
gördüm ben bu yaşam boyu iniltiyi
büyük bahçelerin küçük içinde
saksılardan birinde
gördüm de
uyurken uyandırılmış gibi
beni bir sardunya büyüttü belki.


Edip Cansever 

Ekim 15, 2014

brazzaville





Dünyanın bu köşesinde yazdan güneş çalan bir sonbahar günü var ...



robert m. pirsig & hasan kale








" acemi bir işçiye ya da kötü bir işçiye bakın ve onun tavrını, yaptığı işin çok iyi olduğunu bildiğiniz bir ustanınkiyle karşılaştırın, farkı göreceksiniz. usta broşürün bir satırına bile uymaz. işe devam ettikçe ne yapacağına karar verir. bu nedenle kafası meşguldür ve isteyerek yapmıyor bile olsa yaptığı işe karşı dikkatlidir. davranışları makineyle uyum içindedir. yazılı hiçbir yönergeyi izlemez. çünkü elindeki maddenin doğası onun düşünce ve davranışlarını belirler, aynı zamanda onun düşünce ve davranışları da elindeki maddenin doğasını değiştirir. madde ve onun düşünceleri bir değişim zinciri halinde birlikte değişirler ve sonunda ancak madde tamam olduğu anda kafa yormayı bırakır."


Robert M. Pirsig / Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı

görsel : Hasan Kale



hayat acemileri





Hangi kale olduğunuzu belirleyen şey yol değil aslında. Sadece eğer bir akıtma kale insanıysanız yol daha şefkatli geliyor insana. Daha çok saklıyor beceriksizliğinizi. Yani sanırım öyle. Yol bunun için zaten, duramayanlar için. Durabilenlere aşk olsun! İnşa edip sonra da onu korumak için heves duyanların, buna sabredenlerin hepsine aşk olsun… Ama bana hikayenin sonunu tahmin edebilmek ölüm gibi geliyor. Bir hayat seçersen ölümü seçmiş oluyorsun sanki. Peri gömleğini çıkarmış oluyorsun. Ölümlülerin arasına karışmış kör topal bir peri gibi…



Ece Temelkuran


görsel : Tunnel of Love, Ukraine



hasan ali toptaş




içimin bir köşesinden diğer köşesine, çılgınlar gibi palas pandıras koşuyorum sözgelimi, uçuyorum kendimle karşılaşıp kendime tutunabilir miyim diye, savruluyorum un ufak, sürünüyorum, canımı dişime takıp kalkıyorum ve yeniden, yeniden, yeniden yıkılıyorum. her defasında, yıkılırken çocuk oluyorum sanki; minicik ellerimi yere basıp kalkarken de, inanılmaz bir şekilde, çarçabuk büyüyorum.


Hasan Ali Toptaş

görsel : Tab Tabin



Ekim 06, 2014

tünele girmeden önceki ...






son oksijen istasyonu gibi, Sufle

nefes alın ...

autumn





ağaçların saçlarını tarayışı sonbahar
sonra, uzun bir kış uykusu için / nehrin kucağına uzanacaklar ...



görsel : Amsterdam, Netherland 



cohen










"Hala çalabilen zilleri çalın; kusursuzluğu unutun. Her şeyde bir çatlak vardır; ışık içeri böyle girer."


Leonard Cohen



görsel : Arthur Tress


Eylül 22, 2014

son feci bisiklet







iyi, iyi pazartesi müziği ...


Byron





Yolu olmayan ormanlarda mutluluk vardır. Yalnız yürünen deniz kıyısında sevinç. Topluluklar vardır kimsenin zorla girmediği, derin denizlerde ve sesinde de müzik. İnsanı daha az seviyorum diyemem ama doğayı daha fazla …


Lord Byron

görsel : Daphne Sheldrick


Eylül 15, 2014

alexey rybnikov






elbette gölge, elbette ışık






" hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat; sormazsan biliyorum..." diyor haraptarlı nafi.

"alaaddin kimdir diye sorarsan, bilmiyorum evlat; sormazsan biliyorum..." diyor anlatıcı.

"zaman nedir diye sorarsanız, bilmiyorum; sormazsanız biliyorum. diyor augustinus.



Bin Hüznlü Haz / Hasan Ali Toptaş


Görsel : Jurg Rossen 

bab





sonra, kim bilir artık ben kapağını bile görmediğim kaç bin kitabın içinde aynı anda, hangi duygularla gezinirken, zaman birdenbire kuşlara dönüştü...

Hasan Ali Toptaş

görsel : Carl Maydans



Eylül 07, 2014

elephants and chandelier


Filler ve Zaman


Hikaye istemeyiz . Hikayeler gerçeğe dayanır. Lea kollarını kaldırır, ağır yürür. Çabuk sıkılır. Bir pipo tüttürür ve filleri düşünür.

Neo romantik gelir. Annesine yalvarır. Kekin içinden yumurta kırığı çıkarır. Serengetide bir impala uyanır. Karnının altında misk ü amber taşır.
Lea filleri düşünür, alnı kırışır.

Hikaye ve şiir istemeyiz. Hikayeler şüphe, şiirler gerçeküstücülük taşır.

Lea eteklerini düzeltir. Gülümseyerek kekini çaya batırır. Daha önceleri romanın hiçbir yerinde, hiçbir sahnesinde adı geçmeyen silahı alır ve kafasındaki filleri vurur.

Kalbim üç kilo …tam üç kilo bölü pi sayısı. 0.955 çarpı bir fil


Bebek filler, insan yavrusunun parmağını emdiği gibi hortumlarını emerler. Filler ölüleri için tören düzenlerler.


Hal böyleyken ... Dürülürken toprak ve tohum yeniden
Dışa doğru soğurken içi kaynayan evren,
Sen tutmuş diyorsun ki …
Sen tutmuş bana diyorsun ki ...
Sahi ya …Sen bana hiçbir şey söylemedin






Haziran 16, 2014

younger brother







metin altıok





insan usul usul ölmek için gelir dünyaya.
başlar her gün biraz daha insan olmaya
ve ölürken usul usul ne tuhaf;
aşık olur, kedi besler, isim verir eşyaya


Metin Altıok


Tesla





Erdemlerimiz ve kusurlarımız birbirinden ayrılamaz, güç ve madde gibi.
Onlar ayrıldığında insan bir hiçtir.


Nikola Tesla

10 Temmuz 1856 – 7 Ocak 1943

Mayıs 28, 2014

Mayıs 24, 2014

mevlana



 


Sızlamayan, inlemeyen, yanmayan,
anmayan kalbin taştan ne farkı var?..

Mevlâna

görsel : Vladimir Kush

SOMA



Yer ile göğün arası bir mazlumun ahı kadardır.

HZ. ALİ 



Gelecek kış iki kat daha kalın giyinin... Daha az enerji harcayın... Daha az tüketin ... Nerede aşırıya kaçıyorsanız bir başkasının hakkını kullanıyorsunuzdur, ihtiyacı olanla paylaşın...
Her uyandığınızda sevdiklerinize kavuşabiliyorsanız onlara daha sıkı sarılın...Sizin kadar şanslı olmayanları, evden çıkıp geri dönmeyenleri, bir ömür gökyüzüne hasret kalanları unutmayıp arkalarından bir dua gönderin, belki ışık olur ...

Soma 10. gününü doldurdu. Nur içinde yatsınlar  







Mayıs 08, 2014

Homayoun Shajarian& Tahmoures Pournazeri






bir şarkıya aşık olmak ...

yaylılar, piano ve farsça,
şiir: Simin Behbahani

rimbaud




Size bir adres veremiyorum çünkü yakında hangi yollardan, niçin ve nasıl, nereye sürükleneceğimi bilemiyorum.

Arthur Rimbaud

puslu kıtalar atlası




Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazen o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir alem kurup, keder ve ıstırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı. Oysa Uzun İhsan Efendi, Dünya’nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi. Her insan şu ya da bu şekilde dünyayı okumalıydı. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya’nın şahidi olmaktı.


İhsan Oktay Anar

görsel : Jian Chong Min

okumadan görmez



gözleriniz
ve duymaz kulaklarınız
aklınız ... ruhunuz beslense de aç 


Vücudun aşermeleri gibi ruhun da aşermeleri olur. Peşine düşülmelidir. Mutlaka bildiği bir şey, aydınlanması gereken bir yol, ulaşılması gereken bir yer vardır sonunda. Olmazsa da ne gam. Bazen ulaşılması beklenen yer yolun sonu değil kendisidir. Bu sebeple söylenen hiçbir söz, süregelen kurallar, verilen tavsiyeler ( bu da dahil) size uymayabilir. Frued'a  kaç çeşit terapi yöntemi vardır diye sormuşlar, dünyada ne kadar insan varsa o kadar diye cevap vermiş.   

Ne hikmetse geçen sene aklımı bilime takmıştım. Fizik kuralları, yasalar, bilim insanları, madde, evren... Sorular, cevaplar, açlık ... Bir çok kitap arasından dili ve anlatımıyla Tübitak yayınlarının " Kara Cisimler ve Kuantum Kedileri " ni çok sevdim. Yerçekimi Gurusu, Göz Aldanmaları, Havanın İmparatorları, Bilimin Kraliçeleri, Akım Meselesi gibi başlıklar altında bilimi, tarihi , insanı kolay ve anlaşılır bir dille işlemiş. 

Bilime ilginiz varsa bu kitabı bulun alın diyeceğim ama pek de kolay bulunmuyor sanırım. Halk kütüphanesinin kısıtlı kaynakları arasında buldum.( Bu arada kütüphaneleri de sevin.) Bu olmasa bile Tübitak ve Odtü yayınlarının fiyat olarak oldukça uygun içerik bakımından zengin başka bilim kitapları var. Tavsiyelere kulak asmayandan tavsiyedir.

                                                                        *

" Leonardo bilimle sanat arasında fark olmadığını öne sürer ve sürekli olarak bu ikisini harmanlamaya çalışırdı. Örneğin çağının bir çok sanatçısı ve doktoru gibi Leonardo da anatomiyi incelemek için kadavraları parçalıyordu. Kuşkusuz onbeşinci  yüzyıl İtalyasında soğutma ve formaldehit bulunmadığı için bunu hızlı yapıyordu. Atların iç organlarını ve bir kurbağının omuriliğini büyük bir titizlikle inceledi ve kafatasının içini analiz eden bir dizi çizim yaptı. " 

1452 Floransa doğumlu Mono Lisa'yı yapan " ressam" Leonardo da Vince içinde pompaların, uçan makinaların, vinçlerin, insanların suda batmadan yürümesi sağlayan yüzen ayakkabilarının çizimlerinin olduğu 13.000 den fazla not tutmuştur. Bunların ancak üçte birinden azı günümüze ulaşmıştır. 

Leonardo büyük bir hayalperestti. Ölüm döşeğinde " Yapılan bir şey oldu mu ? " diye sorduğu söylenir.





Nisan 28, 2014

blessthefall





Open Water (feat. Lights) by Blessthefall on Grooveshark




rilke






Belki de bize kalan yamaçta bir ağaçtır, her gün
Onu yeniden görelim diye, dünkü sokaktır belki,
Ya da kötü büyütülmüş bağlılığıdır bir alışkanlığın,
Hoşlanmıştır, yanımızdan gitmemiştir, kalmıştır.


R. M. Rilke


hasan ali toptaş






Belki insanlar koskoca yaşamları boyunca yalnızca bir süre için farklı olmaya katlanabiliyor, sonra da yavaş yavaş öteki insanların davranışlarına, düşüncelerine ve duygularına bürünerek, durup dinlenmeden kendini tekrarlayan uçsuz bucaksız bir benzerlikler denizinde kaybolup gidiyorlardı. Yaşamları herkesinkine benzediği ya da farklı görünmesine karşın aynı özü taşıdığı için, herkes gibi ölüyorlardı daha sonra da; herkes gibi, bayatlamış birkaç anı kırıntısının uzaklığını koklaya koklaya, geleneksel ziyaretlerle kirletilmiş ya da geleneksel yalnızlıklarla gölgelenmiş buz gibi bir yatakta, farklı yaşadıkları yılların tadını tenlerinde, belleklerinde ve ağızlarından dökülen mecalsiz ah'ların karanlığında arayarak, yavaşça, alışılmış bir ölümle ölüyorlardı.

Hasan Ali Toptaş

görsel : Nicholas Cormier

eksilerek artmak, artarak eksilmek ...





Her şeyi tam zamanında yapmak, ancak yaşamımızın sonlarına doğru öğrenebildiğimiz o küçük erdemlerden biridir...

Virginia Woolf / Deniz Feneri


Nisan 18, 2014

beşyüz günlük yalnızlık / Gabriel Garcia Marquez




İnsanlar yaşlandıkça hayallerinin peşine düşmekten vazgeçmezler, hayallerinin peşini bıraktıkları için yaşlanırlar G.G.Marquez


*

Ağustos 1966 başlarında eşim Mercedes’le birlikte Yüz Yıllık Yalnızlık’ın özgün elyazmalarını Buenos Aires’e göndermek için Mexico City’deki San Angel postanesine gittik. Paket 590 sayfa barındırıyordu ve üzerinde Editorial Sudamericana’nın edebiyat yöneticisi Francisco (Paco) Porrúa’nın adresi yer alıyordu.
Postane görevlisi paketi tartının üzerine koydu, kafasında aritmetik hesabını tamamlayıp şöyle dedi: “Borcunuz 82 pesos.”
Mercedes kâğıt paralarını saydı, cüzdanındaki bozuklukları çıkarttı ve beni durumun gerçeğiyle yüzleştirdi: “Bizde sadece 53 pesos var.”
Bir yılı aşan fakirlik dönemimizde böylesi engellere öylesine alışmıştık ki, çözüm için pek de kafa yormadık. Paketi açtık, içindekileri iki eşit parçaya böldük ve bir parçayı Buenos Aires’e gönderdik, bunları yaparken geriye kalanı yollamak için gereken parayı nasıl bulacağımızı bile sormamıştık kendimize. Cuma günüydü, saat akşam altıyı gösteriyordu ve postane pazartesiye kadar açılmayacağına göre, düşünmek için önümüzde tüm bir hafta sonu vardı.

Marquez'in anılarından uzun ama çok güzel bir yazı ... Güle güle büyük yazar

yazının devamını Edebiyathaber.net ten okuyabilirsiniz.


Nisan 04, 2014

her şey yolunda




-Al elini ve kalbine koy,
ve de ki, "Herşey Yolunda"
+ Evet, "Herşey Yolunda"

Köyümüzde yaşlı bir bekçi vardı,
Gece devriyelerinde bağırırdı

“Herşey yolunda. Herşey yolunda!”

Biz de huzurlu bir şekilde uyurduk. Sonra bir gece, bir hırsızlık oldu. Ve öğrendik ki meğerse bekçi körmüş!

O, “Herşey yolunda!” derdi, biz de güvende hissederdik kendimizi. O gün, bu kalbin ne kadar kolayca korkabildiğini öğrendim.

Kandırmanız gerekiyor. Sorun ne kadar büyük olursa olsun,

“Herşey yolunda.”