Aralık 26, 2014

Samurai .AR.J


Bölüm I 




Burası Pineapple sokağı 17. cadde... Taksilerin, kamyonların, yükselen binaların




dondurma arabalarının, boş bankların ve taksilerin, taksilerin dünyası ...




Pineapple sokağında bir tilki karşıdan karşıya geçmeye çalışsa




olmaz ama, hani 




karşıdan karşıya geçmeye çalışsa ve başarsa.




ya da caddenin en işlek, en hızlı , en gürültülü saatinde yola bir geyik fırlasa ...



Aralık 20, 2014

jukebox



bu saatlerde tam da buralardan geçerken bir saniyeliğine anlık tesadüfen bakıp çıkarken dalıp batarken kafanı uzatıp elini kaldırırken uyumadan güneş doğmadan ya da batmadan hangi ruh durumunla hangi zaman dilimine rast gelirse ; bi sayı tut bi bozukluk at dinle ...jukebox



Bang Bang (My Baby Shot Me Down) by Nancy Sinatra on Grooveshark



Ghost Towns by Radical Face on Grooveshark



Goodnight Moon by Shivaree on Grooveshark



Sorry Seems to Be the Hardest Word by Elton John/Ray Charles on Grooveshark



Gloomy Sunday (live) by Björk on Grooveshark



Hier encore by Charles Aznavour on Grooveshark



Fallin' by Alicia Keys on Grooveshark




Aralık 18, 2014

dosteyevski & lyon




İnsana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak ! Yoksa hangi balık boğmuş kendini; hangi serçe atlamış damdan...

Dostoyevski


görsel : Fred Lyon

Aralık 10, 2014

la petit prince & lily allen




“İnsanları arıyorum,” dedi küçük prens, “ peki ama ‘evcil’ ne demek?”

“İnsanlar,” dedi tilki, “tüfeklerle dolaşırlar ve avlanırlar. Tam bir baş belasıdırlar. Bir de tavuk yetiştirirler. Tüm işleri bundan ibarettir. Sen de mi tavuk arıyorsun?”

“Hayır, ben arkadaş arıyorum. Ama ‘evcil’ ne demek?”


La Petit Prince





Aralık 08, 2014

onegin, minelva & kış




" Bir dostu bırakıp gitme hakkına sahip değilsek; orada artık dostluktan söz edilemez "
                                                                                           Romain Gray 


Sevgili Minelva ... Kış- o mevsimlerin soğuk eli - tam otuz dört günlük gecikmeyle nihayet gelmeye karar verdi. Gecikmelere alışkınız biz. 28 Mayıs tarihli notun üzerinden yüz seksen sekiz gün geçtiğini düşünce otuz dört günlük gecikme önemini yitiriyor.

Şimdi ben, taş bir binada elimde kalemim sana seni yazmaktayım aslında. Sana, beni sormaktayım. Hangi tarafımla karşılaştıysak seninle, giderken bıraktığım tarafımla ilgilenmekteyim.

Ona iyi bakabiliyor musun ? Nefes alıyor mu, yaşatabiliyor musun ? Zira ben senin gözlerini, sen Amsterdam'ın alalede bir köşesine dalıp giderken ya da adını bile zor telaffuz ettiğin sahafın raflarını karıştırırken bakışlarını gökyüzüne, denize, dağlara çevirebiliyorum. Garip değil mi hissetmiyorsun ? Hissetmiyorsun; çünkü nasıl sende kalan benim değilse, bende kalan da senin değildir artık.