Aralık 08, 2014

onegin, minelva & kış




" Bir dostu bırakıp gitme hakkına sahip değilsek; orada artık dostluktan söz edilemez "
                                                                                           Romain Gray 


Sevgili Minelva ... Kış- o mevsimlerin soğuk eli - tam otuz dört günlük gecikmeyle nihayet gelmeye karar verdi. Gecikmelere alışkınız biz. 28 Mayıs tarihli notun üzerinden yüz seksen sekiz gün geçtiğini düşünce otuz dört günlük gecikme önemini yitiriyor.

Şimdi ben, taş bir binada elimde kalemim sana seni yazmaktayım aslında. Sana, beni sormaktayım. Hangi tarafımla karşılaştıysak seninle, giderken bıraktığım tarafımla ilgilenmekteyim.

Ona iyi bakabiliyor musun ? Nefes alıyor mu, yaşatabiliyor musun ? Zira ben senin gözlerini, sen Amsterdam'ın alalede bir köşesine dalıp giderken ya da adını bile zor telaffuz ettiğin sahafın raflarını karıştırırken bakışlarını gökyüzüne, denize, dağlara çevirebiliyorum. Garip değil mi hissetmiyorsun ? Hissetmiyorsun; çünkü nasıl sende kalan benim değilse, bende kalan da senin değildir artık.






Bana göndermediğin ve benimse sana yazmadığım mektupların birinde sormuştun" dünyanın merkezi aşk mı" diye. Ben de " hayır " diyerek yanıtlamıştım seni. Değişkenler değil, sabitler merkezi oluştururlar. Bu yüzden aşk hakkında çok konuşulur; bir sabiti olmadığı için...bizse tersine bir sabitimiz olmadığı için aşkı hiç konuşmadık seninle.

Bana " nasılsın" diye sormayışın ne lütufkar. Bu inceliğinle her seferinde beni " iyiyim " deme külfetinden kurtarıyorsun. En son yaralar ve insanlar üzerine tartıştığımızdan bu yana ne insanlar, ne yaralar, ne de fikirlerimiz değişti. Merak ediyorum saçların uzadı mı ? Tren yolculuklarında kimse ilişmesin diye başını kitaplara mı gömüyorsun hala, kahveni sütle mi yatıştırıyorsun ? Bazı şeyler hiç değişmiyor değil mi 

Bu taş binanın tuğlaları, taş ayakları kadar yorgunum. Kuzeyden güneye göç eden kuşların yorgunluğu var üzerimde. Az önce gelen garsona binanın tarihi sordum. İkinci dünya savaşını geçirmiş olduğunu duyunca eşyanın bizden daha sağlam, daha dik duruşuna saygı duydum.

Şimdi Minelva, şimdi sen ve ben karşılaşsak ... Sende ve bende kalan yarım yanlarımızla, sen ve ben olarak aniden karşılaşsak. Sarılsak seninle, sımsıkı sıksak birbirimizi... Yine de çıkarabilir miyiz içimizden çocukluktan kalan kirlerimizi ...Sen benim korkularımı, ben senin öfkeni

Güven tek kullanımlıktır demiş birisi. Ne palavra. Güven tek kullanımlık olsa bunca yara bandı olur muydu hayatta ...


Kış sakin göründüğü kadar insafsızdır . Ayakkabılarını boya. Sıkı giyin. Siyah beyaz filmlere dal ve kalabalıklardan uzak dur. Çünkü kalabalıklar ya hiç sevilmemiş ya da sevgi arsızı insanlarla dolular.


aralık 2012
Akide Ufuk Türkelli / Minelva 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder