Haziran 13, 2011

gelen, geçen, gelecek olan ... / Niobe

                                                     




 * Bir seçim daha bitti 

Seçim, kızılca kıyamet, tantana, gürültü, görüntü kirliliği ! ... nihayet bitti ! Neyse ki dün gece ruhumu teslim etmedim. Televizyona baktıkça sıtkım sıyrıldı.Behsat Ç' yi izleyememek de cabası. Tühh "Akbaba"yı da göremedim dün gece.O ruhsuz saatlerce süren istatiksel tablolar rüyama girip kabusum oldu. Allah'ım beni " istatiksel tablolarla, pasta'dan pay yapan grafiklerle sınama "





* Pazar görüntüleri 

Seçim'in bir daha "s" 'ni bile anmak istemiyorum. Anmak istemediğim duruma ek bir de öyle bir yağmur vardı ki, bir ara gök delindi filan zannettim. Delikten de elektrik kaçağı yapıyordu.Dolu, sağanak, şimşek ve yağmur arasında tv'de gördüğüm en güzel şey Gülşen'in " Şeffaf Oda" programında ki canlı performansıydı. Sanatçılar şarkı icra ederken yanında ki kişiye ara sıra niye mikrofunu uzatırlar anlamam.Şarkıyı işin ehlinden dinlerken alakasız ses çıkışları kimi memnun ediyor, kimi ağırlıyor düşündüm düşündüm çıkamadım işin içinden.


Reklam arasında benim sevdiğim ve takip ettiğim " öyle bir geçer zaman ki " dizisinin yeni fragmanını gördüm ve çok mutlu oldum." Hayır dizi filan izlemiyorum, varsa yoksa belgesel, sanatsal programlar, hatta tv 'yi hiç açmıyorum ha bire kitap okuyorum ! " dememi bekliyorsunuz değil mi .. ahh " entelektüel romantizmi " .
Bal gibi de izliyorum, ve çok da seviyorum bazılarını.Ne kadar çok bilirsem o kadar mutsuz olduğumun farkına vardım. Dağda çoban olsaydım mevzuatını açmayalım isterseniz hiç.
Ne diyordum... Fragman o kadar güzeldi ki " Aylin ve Soner " şu benim çok sevmediğim yeşilçam sahnelerinden görüntülerle fonda " gözleri aşka gülen " müziği ile uçuşup durdular. Söz konusu sevdiğim bir dizi olunca gözüme o  sahneler itici gelmedi. Fragmanı da burada. Sahi siz izlemiyordunuz değil mi ?








* Sahaflarda tozlanan, Sahaflarda silkelenir / Şükran Belen 

Cumartesi günü büyük bir kitabevine gittim. Evet rahatlayabilirsiniz kitap da okuyorum :) " dünyayı kurtarabiliriz artık " 
Ben iki üç kitabı birlikte okuyan gariplerdenim. Elimde yarım duran iki adet kitap var tıkandı ve okuyamıyorum. Okunmayı bekleyenlerde var. Şu " ölmeden önce okumanız gereken kitaplar " " siz hala izlemediniz mi filmleri " beni telaşlandırıyorlar. "Allahım geç kaldım" hissi kendimi yıpratmama sebep oldu. Öğretilerinizi uzak tutun arkadaş .. Yoruldum. Ne zaman öleceğim ve ben bunu okumadan ölmemeliyim hissi ruhumu kemiriyor. Bırakın ben belki harlequin okumak istiyorum. Benim gözüm belki Harlequin okumadan açık gidecek. Bu arada harlequin hiç okumadım, niyetim de yok  ama mesele bu değil, öğreti ve bilinçaltı dayatmalarla insanı  ne hale getiriyor. Ben de bir liste yapacağım " ölmedim hala okumadım, görmedim, izledim ... ne olacak ? " listesi

Kitabevi harikaydı. Beni unutun tarzında yanımdakileri başka reyonlara gönderip, hemen şiir kitapları kısmına saldırdım. Aklımdaki alacaklarımı da toparlayıp, incelemek üzere küçük puflara oturdum.Onca kitap arasında inanın sapıtıyorsunuz ne alacağınızı. Bu yüzden sahafları daha çok seviyorum. İstediğiniz kitabı belki bulamazsınız ama her an bir sürprizle karşılaşabilirsiniz. Üstelik eski ciltli, sararmış yapraklı kitapları okumak çok daha keyifli. Kitabı okurken kimiler daha önce o kitabı okudu, okurken onlar ne hayaller kurdular, kimlerin el izini, ruh izini taşıyor o sayfalar diye düşünmek ve saman kağıdın kokusunu duymak bana daha çok haz veriyor.

Bu büyük kitabevinde bir kitabın ki hiç aklımda yoktu kendisi karşıdan doğrulmuş bana baktığını fark ettim.Kapak resmi hiç yabancı gelmiyordu. Elime aldım ve evet almam gereken kitap buydu. Bu kitabı Ece Temelkuran'ın bir köşe yazısında okumuş ve merak etmiştim. Şu an yüz küsür sayfadayım. Ve iyi ki de diğerlerinden bir kaçını bırakıp bunu almışım diyorum. Pattı Smith " Çoluk Çocuk " kitabı. Sizde alın okuyun filan diye bir tavsiyede bulunmuyorum biline ..herkesin listesi kendine 



   




Sevgilerimle Niobe 




  




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder