Ağustos 26, 2011

kırmızı ayakkabılar / niobe





çocuk oldum düşlerimde yine
tıkır tıkır …
başucumda kırmızı ayakkabılar


Hep çocuk kalma istemine bir sebeptir bayramlar. Ben mi çocukluğun yakasını bırakmıyorum, çocukluk mu benim bilmiyorum ama bayramlarda çocuk olmak daha bir güzeldir. 80’ lerin çocuklarıydık bizler, anılarımız hep o yılların çerçevesinden kalma asılı hafızalarımızda. Kolalı yakalar, margarin kardeşliği, kara tahta, siyah önlük bir de kırmızı ayakkabılar…
Bir bayram alışverişi öncesi babamın elinden tutup çarşıya indiğimizde ilk kez göz göze geldik onlarla. Ne parlak ne göz alıcı, ne albeniliydiler. Kırmızı bir çift elma gibi, yan yana asılı iki kiraz gibi gülümsüyorlardı küçük bir esnafın küçük camlı vitrininde. Bense mahcup önce onlara, sonra babamın gözlerinin içine bakmıştım. Gözlerinin içine içine bakmıştım ki bir umut babam ne istediğimi anlasındı. Rahatça gözlerinin içine bakamazdık büyüklerin, öyle her istemimizi, her duygumuzu rahat söyleyemezdik. Babam gözlerimde kırmızı pabuçları görünce bir şey söylemeden o küçük dükkâna sokmuştu beni. Ayakkabılar camlı vitrinden alınıp kutusuyla eve gelinceye kadar kalbimin tıkırtıları durmak bilmemişti. Ben yeni doğan bebeklerin kuştan mütevellit olduğunu düşünürüm hep. Yürümeye başladıklarında kuş kanatları düşer, konuşmaya başladıklarında cıvıltıları azalır ama insanoğlunun bir tek kalbi unutmaz kuşlardan geldiklerini, bir tek kalbi kuşlar gibi çarpmaya devam eder.


Ayakkabılarımı bayram sabahına kadar kutusundan çıkarıp çıkarıp bakardım, kontrol ederdim yerinde duruyorlar mı diye. Gülümse ve kutusuna koy. Gülümse ve kutusuna koy. Sırf bu hissi yaşamak için belki de yeniden ve yeniden tekrar et eylemi. Çok kıymetliydi bayramlar ve bayram alışverişleri. Günümüz çocukları için pek bir şey ifade etmediğini görüyorum. Hisleri kısa vadeli ve değişken. Sürekli “ sahiplilik” özellik ve özen duygusunu öldürüyor. Modern ve hızlı yaşam tüketim dünyası denen büyük bir pota içinde eritiyor tüm değerleri yavaş yavaş. Büyük tatil fırsatları olarak bakılıyor bayramlara artık. Sütlü çikolatalar, telefon mesajları, alelade geçiştirilen ziyaretlerle ağdalaşıp bozulan bayram olgusu elbette hoş anılar bırakmayacaktır bu neslin küçüklerinde.

Sütlü çikolataların elden ele bu kadar rahat dolaşmadığı günlerden aklımda kalan eski bir bayram geleneği vardı. El öpme ritüelini takiben kimi büyükler bayram harçlığı yerine çıkarıp beyaz mendil hediye ederlerdi güllü lokumlar ile birlikte. Pek bir bozulurduk bu duruma aslında, parayı alıp bakkala koşamadığımız için hayal kırıklığı yaşardık. Şimdilerde ne güzel bir gelenekmiş diye düşünüyorum. Bu bayram ucu işli, bembeyaz, lavanta kokulu bir mendil alsam,  kırmızı ayakkabılarımı yeniden görmüş kadar mutlu olurum eminim.


İnsanların yüzünde gülümsemenin kaybolmadığı, küskünlerin barıştığı, bayram ruhunun her şeye rağmen yaşadığı güzel bir bayram geçirmenizi diliyorum. Unutmadan bu bayram bir farklılık yapın, sizin sahip olduğunuz imkânlara sahip olmayan bir çocuğu mutlu edin. Para vererek, bağış yaparak değil küçük bir hediye alarak. Kim bilir hala kırmızı ayakkabılara küçük yüreği çarpacak küçük kızlar vardır bir yerlerde…



İyi Bayramlar  









1 yorum: