Eylül 27, 2012

ibrahim tenekeci





“Yaşına hürmeten senin ey dünya
Demedim bir şey, yaptıklarına.”

Ne kaplumbağa terbiyecisinin kaplumbağaları, ne şirin köyü, ne de gül yaprağı saklayabiliyor artık seni. Kelimelerin kurduğu ütopyanın duvarlarıysa yıkılmak üzere. Küçük yaşta ölümün kucağına konulan bebeklerle, saf yüzünün ardına saklamak istediği paranın sahteliğiyle pazarcının emeğini alıp giden adımlarla, ben demekten sen demeyi unutmuş insanlarıyla kötü çehren karşımda. Ne tarafa dönsem, hangi yüze baksam içinde sen varsın.Görmemeye çalışmak bir kaçış belki, ama yanıbaşımızda tükenen değerlerin çığlıklarına nasıl kayıtsız kalınabilir ki, hangi vicdan kabullenebilir bunu. En azından dualarda anmak gerekmez mi ellerimizin uzanamadığı yerleri. Peki yalnız dualar yeterli denilebilir mi? Soru işaretleri sarmışken aklımı, görmemezlikten geldiğimiz yanlışlar arasında doğruyu yaşamaya çalışırken bir ruh hangi duvarların ardında huzur bulur..



İbrahim Tenekeci



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder