Ekim 31, 2012

elif şafak










" Dostluk bir oyuncak olsaydı, bir müzik kutusu olurdu. Altındaki anahtarı kurduğunda eski, tanıdık bir melodiyle karşılardı bizleri. Ve belki de bir balerin dönerdi içinde. Aynadaki aksine bakan dalgın bir balerin usulca deveran ederdi, öylesine nazenin. Bir cisim olsaydı dostluk, kaleidoskop olurdu muhtemelen. Göz deliğinden her bakışta farklı bir desen, bambaşka renklerle çıkardı karşımıza. Gün içinde ışığın geliş açısına göre renkten renge, desenden desene bürünürdü. Çeşitliliğiyle büyülerdi.

Bir yemek olsaydı dostluk, tatlı değil, tuzlu değil, acılı değil, ekşi değil, karışım olurdu. İçinde birbirinden bağımsız tatlar yer alır ve bir uyum yakalarlardı beraber. Çünkü dostluk ahenk işidir hep. Bir damla limon, bir damla zencefil, bir kaşık bal, onlarca ayrı baharattan müteşekkil bir karışım.

Bir su kaynağı olsaydı dostluk, göl değil, dere değil; ırmak değil, pınar değil; deli dolu bir nehir olurdu. Çağlaya çağlaya akardı. Öyle tek mevsimde değil yaz kış taşardı. Gürül gürül temposuyla asi ve koyu mavi, köpük köpük sularında nice kelimeler, ne hikâyeler gizli, sadece sularını değil, sularına kapılanları da alıp uzak denizlere taşıyan bir nehir.

Dost hayatın hediyesidir. Aramakla bulunmaz, şans işidir ama kıymetini bilmeden de olmaz. Dostların yaşlanır. Sen yaşlanırsın. Beraber değişirsin. Dostluklarla aynı kalan yoktur. Bu yollarda, kâh hızlı kâh yavaş ama sonunda pişmeyen yoktur. Dost insanı alır ellerine bir hamur parçası gibi yoğurur. Bir bakmışsın değişmişsin. Bir bakmışsın aynı konuşmuyor, aynı düşünmüyor, dünyaya eski gözlerle bakmıyorsun. Şaşırırsın. Ne vakit, nasıl oldu da değiştin böyle anlayamazsın. Dost en fakir ruhu bile zenginleştirir.
Dost aynadır. Senin aynandır. Ruhunun en saklı köşelerini sana yansıtandır.


Elif  Şafak




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder