Kasım 30, 2012

pencere önleri





Hep kısa değildi pencere eşiklerimiz. Bizim de bir zamanlar vardı büyük cam önlerimiz, geniş pencerelerimiz ...




Akıp giden sokağı ve caddeyi ...



diğer evlerin çatılarını ...



değişen mevsimleri ; yağmuru ve karı izlediğimiz,



başkalarının yaşamlarını merak ettiğimiz 



kimi zaman karşı pencerelerden aşık olmuşluğumuz vardı. 



Aydınlık, insan için mutluluk aynı zamanda hafiflik demekti 






dış dünyaya olan merak 



diğerlerini keşfetme duygusu 



ve bulmak istediğimiz huzur adına 



evimizin en aydınlık en güzel yerine kurduk masalarımızı 




Ancak çocuksak bir de cezalıysak üstelik ne çok canımız yanardı, uzaktan izlerken diğer çocukları ... 



Yoksulluğun ve varsıllığın göstergesi evlerin görkeminde gizle olsa da;  her evi eşit yapardı pencere ve kapılar ...



perdenizi kapattığınızda güven 



açtığınızda bahar olabiliyorsanız ne gam 



Güzel rüyalar görebilmek için büyüsek bile inandık masallara 



kabusları atlatabilmek uğraşıyla düşkapanları sallandırdık camlarımızda 




paramız yetmediğinde kendi masallarımıza; başka dili konuşan başka ülkelerin  masallarını izledik, dillendirdik yıllarca - kibritçi kız, pamuk prenses, uyuyan güzel ...



Merak ilgiyi besler, ilgi keşfetmeyi, keşif sevgiyi ...



Aşk; bir başkasının hikayesinde kahraman olmaya çalışmaktı aslında 

Bilmediğin ama ilgiyle dinlediğin, bitmesin diye yeni kısımlar ilave ettiğin kimi zamanda bozulmasın diye hiç dokunamadığın hikayeler ... Çünkü bilirsin hikayeler insandan önce eskirler.




En çok yolculuklarda güzeldir cam kenarları ...



 yalnızca kadınlar değil erkekler de pencere önlerinde bekler kayıplarını 





yaşam kalabalık ve canlılık ifadesiyse eğer 



 eşyanın ölümü insanın terk edişiyle başlar



ve doğa bir zaman sonra bütün boşlukları kendince tamamlar.  







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder