Aralık 17, 2012

geriye hep bir şeyler kalır





Yeni bir şey yok aslında. Her şey sıradan ve aynı… Mevsimsel dönüşümlere uyan ağaçlar, bir açılıp bir kapanan bahçe kapıları, kahvehane sandalyelerinde vakit harmanlayan yaşlılar ve cam sesine karışan taş sesleri…  Her sabah duyduğum, görmeden bile tahmin edebildiğim aynı sesler, aynı insanlar, aynı sokak; Güneşli.  Saat beş: balıkçı sandallarının kürekleri denizin yüzüne bir değer bir çekilir, saat beş buçuk: servis tekerleri şose yolun tozunu acele etmeksizin kabartır, saat altı: güneşli sokaklarının külhanbeyleri; köpekler. Saat yedi:  okul çocukları… Önce sağlı sollu sonra birleşerek genişleyen, genişledikçe akan ve aktıkça büyüyen çocuk yollarıyla Güneşli sabahı…

Her şey sıradan ve aynıydı, sadece biz ölmüştük o kadar.

Bir mahallede insanlar birbirlerine ne kadar sokuluyorlarsa evler de o oranda sokuluyor ve yaslanıyorlardı birbirine. Güneşli ’de bir nizam yan yana sokulmuş sıralı evler komşularını utandırmamak adına gün geçtikçe daha çok abanıyorlardı birbirlerine. Geneli sarı boyalı, yeşil kuşaklı, bahçeleri kireç badanalı olan bu iki kata hâkim evlerin suskunluklarının altında içten içe konuşmaları vardı ya! Siz duyamazdınız. Şöyle derlerdi kimi zaman ; “  Al balkonumun çiçekleri senin sayılır… Yaklaş “ … ya da  “ Sarmaşık; kökü ben de, kolları sana uzanmış …”
Buraya taşındığımızda ben henüz bir yaşına bile değilmişim. Evlerin üst üste konumlandığı bir semtten ayrılıp adı yokuş olan ama “düz ayak “ sayılan bu mahalleye adımımızı attığımızda sokağın tek boş olan evine taşınmışız. Abim ( babalarımız farklı olsa da benim öz be öz abimdir), ben, annem ve babam zamanla Güneşli ’de başlayan hayatımıza uyum göstermeye çalışsak da elde kalan tek puzzle parçası gibi boşluğu rahatça doldurmayı bir türlü başaramamıştık.

...........................................


Geriye hep bir şeyler kalır; yaşadığınızı belirten. Belki bir fincan, eski bir elbise, ya da bir sigara tabakası… Yaşanmışlığı belgelerler. Fotoğraflar ise içlerindeki insanlarla yaşarlar. Zaman her şeye aynı şekilde nüksetse de, an’a hapsolmuş görüntüler siz onları hatırlayabilesiniz diye olduğu gibi kalırlar. Benim gerçek yaşımı belgeleyen başkaca bir fotoğrafım olmadı. Ölmeseydik eğer annem aynı hüzünle yaşlanırdı. Babam aynı suskunlukla… Kardeşim aynı saflıkla büyürdü. Ben de büyürdüm. Ben de büyürdüm;  ölmeseydim eğer…



geriye hep bir şeyler kalır .../ bir hikaye bir kesit




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder