Şubat 22, 2013

before sunrice




Jesse: sürekli olarak söylediğin bir şeyi düşünüyorum.

Celine: bir şey mi söylemiştim?

Jesse: evet. hayatını gözlemlerken ne hissettiğine dair.. ölmekte olan yaşlı bir kadının bakış açısından. anımsadın mı?

Celine: evet, hala da öyle hissederim bazen.geride kalmış olan hayatıma bakarmışım gibi.uyandığım hayat onun anılarıymış gibi.

Jesse: duydum ki tim leary ölürken bedeninin öldüğü ama beyninin hala yaşadığı ana baktığını söylemiş. her şey bittikten, 6 dakikadan 12 dakika sonraya kadar beynin etkinliklerinin sürdüğünü söylüyorlar. ve 1 saniyelik rüya bilinci de, uyanıkkenkinden sonsuzluk kadar uzundur.

Jesse: ne dediğimi anladın mı?

Celine: evet, kesinlikle. örneğin uyandığımda 10:12 ise ve sonra yeniden uyuyup uzun, karmaşık saatler süren güzel rüyalar görsem uyandığımda sadece 10:13 oluyor.

Jesse: aynen. böylece bu 6-12 dakikalık beyin etkinliği senin bütün hayatın olabilir.yani sen şu her şeyin üzerinden geriye bakan yaşlı kadınsın.




Celine: tamam, eğer ben oysam? peki, sen kim oluyorsun bu durumda?

Jesse: neysem tam da oyum. yani belki de sadece senin aklındayım ben. ben hala diğer şeyler gibi gerçeğim.

Celine: tamam.

Celine: ben de senin söylemiş olduğun bir şeyi düşünüyordum.

Jesse: neymiş o?

Celine: yeniden doğuş ve zaman dışı yeni ruhların nereden geldiği hakkında. herkes yeniden doğmuş olduğunu söyler.. kleopatra ya da büyük iskender olarak. bense onlara hep yüksek olasılıkla siktri boktan birileri olduklarını söylemek isterim. yani imkansız.biraz düşün.dünya nüfusu son 40 yılda ikiye katlandı değil mi? eğer ruhun sonsuzluğu diye bir şeye inanırsan, ruhunun 40 yıldan fazla yaşama şansı % 50’dir. 150 yıldan fazla yaşama şansı ise 1/6 dir.

Jesse: ee ne diyorsun o zaman? ya yeniden doğuş diye bir şey yok… ya da yarımız sadece bir defa yaşadığı için hepimiz genç ruhlar mıyız yani?

Celine: hayır, hayır neye inandığımı söylemeye çalışayım..yeniden doğuş sadece ortak belleğin ne olduğunu anlatan şiirsel bir ifadedir. bir biyokimyacının uzun zaman önce okuduğum bir makalesi vardı,dediği şuydu; türün bir üyesi doğduğunda, belleğine milyarlarca yıl kazınmıştır.bu da bize içgüdüleri miras olarak aldığımızı gösterir.

Jesse: bunu sevdim. yani şey gibi, bir parçası olduğumuz şu telepati denen şeyin bilincinde olsak da olmasak da varolması gibi. bu da, bütün bu olanları, yani, bilim ve sanattaki dünya çapında kendiliğinden atılmış gibi görünen adımları açıklıyor. her yerde birbirinden bağımsızmış gibi görünen aynı sonuçlar ortaya çıkar. adamın biri bilgisayarda bir şey keşfeder, neredeyse aynı anda tüm dünyada bir grup insan da aynı şeyi bulgular. düşün… aynı şeyi.

Jesse: şöyle bir araştırma yapmışlar, bir süre için bir grup insanı diğerlerinden ayırmışlar,nüfusun geri kalanına oranla çapraz bulmacadaki yeteneklerini gözlemişler. bir gün, onlara gizlice önceki günün bulmacasını vermişler, binlerce insanın bir gün önce çözdüğü bulmacayı… puanları çarpıcı bir biçimde
% 20 daha yüksek çıkmış. yani yanıt uzaklarda bir yerlerde de olsa insanlar onu bulabiliyorlar. sanki telepatik olarak deneyimlerimizi paylaşıyoruz.


Before Sunrice



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder