Mayıs 11, 2012

Martı



 Martı ;
                                                        
Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün başlıyordu. Sahilin ve teknenin çok ötesinde bir martı Jonathan Livingston tek başına uçuş çalışmaları yapıyordu. Yüz fit yükseldiğinde perdeli ayaklarını indiriyor, gagasını kaldırıyor ve ona acı veren kavisi oluşturabilmek için kanatlarını iyice geriyordu. Eğer bu kavisi oluşturabilirse daha yavaş uçabilecekti.Şimdi rüzgar hafifçe yüzünü yalıyordu. Hemen altındaki deniz neredeyse hareketini yitirmişti ve o sanki havada asılı kalmış gibi yavaşlamıştı. Bütün dikkatini toplayarak gözlerini kıstı, nefesini tuttu ve zorladı. Derken bütün tüyleri birbirine karıştı, hızı kesildi ve düştü. Bildiğiniz gibi martılar uçarken sendelemezler, kesinlikle hızları kesilip düşmezler. Gökyüzünde uçarken hızlarının kesilmesi onlar için bir ayıp bir utanç kaynağıdır.

Fakat hiç utanmadı bundan, çünkü martı Jonathan Livingston sıradışı bir kuştu.

Çoğu martı sırf yiyecek bulmak ve sahilden ayrılıp tekrar geri dönebilmek için uçar. Bunun dışında bir şey öğrenmek için uğraşmazlar. Onlar için uçmanın tek anlamı karınlarını doyurabilmektir. Oysa Martı Jonathan Livingston için önemli olan yemek değil uçmaktı, uçmayı büyük bir tutkuyla seviyordu.

                                                         



  • " Neden Jon söylesene neden ? " diye inleyerek sordu annesi. " Diğerleri gibi olmak bu kadar mı zor ? 
  • Karanlık dedi derinlerden gelen ses ... Martılar kesinlikle karanlıkta uçamaz
  • Rüzgar başının üstünde bir canavar gibi uğulduyordu. Saatte yetmiş mil , doksan yüz, yüz yirmi ve daha hızlı .... Rüzgarı yarabilmek için gözlerini kıstı, mutluydu. " Diğer martılar başardığım şeyleri duyduklarında zevkten çılgına dönecekler" diye düşündü. " Yaşamak için ne çok neden var ! " 
  • Martı Konseyi " Jonathan Livingston! Ortaya çık! dedi. " Bu pervasızlığın ve sorumsuzluğunla gelenek ve göreneklerimize aykırı hareket ettin. Şerefimizi karaladın, beş paralık ettin. Bir gün bu sorumsuzluğunun bedelinin çok ağır olduğunu öğreneceksin. Yaşam bizim için meçhuldür. Bildiğimiz tek şey, bu dünyaya yemek ve olabildiğince uzun yaşamak için geldiğimiz. Kardeşlik bitti ! " 
  • "Gitmek istediğin her yere istediğin her zaman gidebilirsin " dedi yaşlı martı. " " İnancı unut. Uçmak için inanca ihtiyacın yok, sadece uçmayı anlaman yeterli. "  

  • " En yüksekten uçan martı en uzağı görendir."


Ben belki sadece uçmayı çok seven bir martıyım. Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya bildiklerinin ötesine geçmeye çalış. Martı Jonathan daha da şeffaflaştı ve boşlukta kayboldu.






Richard Bach / Martı



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder