Ekim 08, 2012

artık özgür



haftaya iyi ve mutlu başlamadım. iki yıldır baktığım muhabbet kuşum öldü, çok üzgünüm. hani dışarıdan bakıldığında dünyada savaştan, açlıktan, bakımsızlıktan ölen binlerce çocuk ve insan olduğu düşünülünce bir kuşun ardından gözyaşı döküp üzülmek bazılarına saçma geliyordur eminim. ancak benim gibi cansız adledilen eşyaların bile bir ruhu olduğunu düşünen biriyseniz bağ kurduğunuz bir canlının elinizde titreyerek ölmesi gerçekten çok acı, çok üzücü ...

" kuşların mezarı mı olur " diye sormuştum bir zaman, olurmuş. oluyormuş 

hayvan hakları koruma kanununda yapılacak değişiklikle hayvanların doğal yaşam parklarında toplanmasının tartışıldığı şu dönemde " doğal yaşam " nedir, neresidir önce onu sormak gerek. ben kanatlarıyla gökyüzüne ve ağaçlara ait olan bir canlıyı kafese kapatarak ne kadar doğru bir şey yapmışsam, sokaklarda insanlar arasında yaşamaya alışmış kedi ve köpekleri toplayıp ayırarak o kadar doğru bir şey yapılacağına inanıyorum.

sokaktan duyduğu kuş seslerine karşılık vermeye, sesini olan gücüyle duyurmaya çalışan kuşumu düşündükçe içim parçalanırdı. çoğu kez onu özgür bırakmayı düşündüm ama iki üç gün sonra açlıktan öleceğini düşünüp yapamamıştım. kafesini açsaydım belki mutlu ölürdü.


şimdi gidip ne kadar pet shop ve kuşçu varsa tümündeki kafeslerin ağızlarını açıp kuşları serbest bırakasım var. 



bir kuş ellerimde öldü. son gördüğü kafesti ... bundan sonra yollarıma kuş konar mı ? 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder